OGame' in Hikayesi
Sana burada bir ırkın hikayesini, bizim ırkımızın hikayesini anlatmak istiyorum. İşin komik yani, bu hikayenin aslında senin zamanında henüz yaşanmamış olması. Gerçekte her şeyin paralel yaşandığını anlaman İçin sana bu hikayeyi yine de anlatacağım. Geçmişte yaşanan her şey günümüzü, günümüzde yaşanan her şey de geleceğimizi oluşturur. Ve biz de aslında, insanin geleceğİ değİştirmeden geçmişe nasıl dönebileceğini keşfettik. İnsan geleceğİ, sadece onu kendisi yaşarsa değİştirebilir. Bunu anlaması belki çok zor ama gerçek bu İşte. Bir şey ancak yaşanırsa gerçekten değİştirilebilir, yani geçmişin yaşanmış bir parçasini oluşturuyorsa.
Sen de şu andan itibaren kaybolacaksın ama yine de her şey aynı kalacak; çünkü bu yaşananlar benim geçmişim.
Neyse ben en iyisi size bu şekilde İşkence çektirmeyi bırakıp hikayemi anlatmaya başlayayım.
Her şey 2250 yılında başladı, bu yıla Alfa yılı da denirdi aramızda. Bu yılda insanlar galaksilerarasi 3 dakikadan biraz uzunca bir uçuşu gerçekleştirerek, o zamana kadar hiçbir sondanin başaramadığİ inanilmaz önemli bir başarı elde ettiler.
Yanmalı motor takımı adını verdiğimiz tekniğin bu yeni çeşidi ile (motor takımları eski yöntem arkadan itme sistemine göre çalışıyorlardı) insanlar İşık hızı ile uçabilmeyi keşfettiler. Tabi ki cok eskiden de uçabilirdi insanoğlu, ama şu ana kıyasla inanılmaz az mesafe katedebiliyorlardı. İnsanoğlunun yeterince uzay seyahati tecrübesi yoktu. Daha uzak bölgelere ulaşabilmek yeni macera çeşidi olmuş ve insanlar bu amaçla yeni tekniklerin peşinde koşmaya başlamışlardı. Bu noktada insanlar arasında rekabetin çok yüksek olması gelişime büyük katkıda bulundu. Boeing, bu motor teknolojisinin daha da gelişmesi icin büyük çaba sarfetti. Dünya yüzeyinde bu motorları kullanmak, çevreye verdikleri zarar yüzünden yasaktı; ama uzayda bu konuda geçerli olan kurallar daha farklıydi tabi ki. Airbus firması ise bu fazla güvenilir olmayan ve henüz çok gelişmemiş teknolojiyi değİştirmek niyetindeydi. En başlarda bu motor takımlarını kullanan gemilerin çok sık patlamaları olumsuz bir hava estirdi. Ancak Yüksek Atom Fizikçisi Albert Ainstein Y-Parçaları'nın tek başlarına değil de, bu oluşumdan önce başka gazlar ile birlikte denkleme girdikleri ve yandıkları, çok daha sağlam ve etkili bir teknoloji çeşidi keşfetti. Ama başkaları da galaksileri araştırmaya başlamıştı ve ilk gezegenlerarasi uçuşlardan çok kısa bir süre sonra çok daha güçlü motorlar kullanılmaya başlandı. Amaç uzun uçuş sürelerini kısaltmaktı. Yeni motorların çalışması İçin Deuterium maddesine ihtiyaç vardı.
Dünyadaki tüm su kaynaklarının ne yazik ki sadece yüzde 0,015'İ Deuterium izotopundan oluşuyordu. Bu da varolan bu izotop miktarının yeterli olmayacağını gösteriyordu. Ülkelerin bilim adamları onyıllarca Deuterium miktarının nasıl arttırılabileceğİ konusunda araştırmalar yaptılar ve sonunda Quasar patlaması sonucu ortaya çıkan bir çeşit Y-Gazı'nın yardımıyla yeni bir motor geliştirmeyi başardılar. Bunun çalışması Y-Gazı'nın ve Deuterium maddesinin birleşimi sonucu mümkün oluyordu. Bu iki gazın yanması sonucu ortaya çıkan çok büyük miktardaki enerji ile gemiler daha hızlı gidebiliyorlardı. Friedrich Terrane isimli bilim adamı bu tezden yola çıkarak yeni bir mekanizma geliştirdi. Bu tez bir çok bilim adamı tarafından teorik anlamda çok eleştirildi ve eldeki bilim seviyesine göre böyle bir mekanizmanın asla geliştirilemeyeceğİ iddia edildi. Ama bu mekanizma pratikte de çalıştı! Bu yeni motor takımı inanılmaz bir yeniliğe imza attı ve insanlara galaksilerarasi yolculuğu çok daha kısa sürelerde yapma fırsatı sundu. Boş alan ve kolonileştirilebilecek bölge başlangıçta çok fazlaydi ve böylece onyıllar, hatta refah ve barış dolu yüzyıllar geçti. Yüzlerce yeni ülke kuruldu. Yeni hazineler, yeni kültürler yaratıldı. Evren sakin ve huzurluydu:
Firtina öncesi sessizlik...
Daha uzak yerlere yolculuk edebilmek İçin bu uzun zamandan sonra bile yeni teknolojiler geliştirildi. İnsanlar yine sınırları zorlamaya başladıklarında yeni yeni arayışlar İçine girdiler ve bir gün birkaç ögrencinin yanlişlıkla keşfettiğİ Hiper Ortam Motoru tüm bunlara gölge düşürdü: Bu yeni motor, boyutlararasına geçerek onların etkilerini yok eden bir kabarcık üretiyordu ve asıl önemlisi 4. ve 5. boyut arasında da İşe yaramasıydı. Bu kabarcık İçinde 4-Boyutlu ortamın kuralları geçerliydi ve bu da eldeki gemilere hiç zarar gelmemesini sağlıyordu. Normalde uçuş yönünde tüm galaksi görülebilir. Ama bu yeni mekanizma ile çok daha ilerdeki dünyalar keşfedilebiliyordu. Xentronium elementinin, bir halk tarafından kolonilerin birinde keşfine kadar, gezegenlerarası var olan az bir sorun da diplomasi aracılığİ ile kolayca çözülüyordu. Sorun, bu elemente sahip olanın tüm galaksiye hükmedebilecek güce sahip olacağının anlaşılmasıyla başladı.
Savaşın yakında başlaması gerekiyordu...
Önümüzdeki yıllarda bu elementten sadece 1,5 mikrogram çıkarılabilirdi. Terran ırkının bölgesinde bulunduğu İçin sadece Terran halkı bundan yararlanabilirdi. Xentronium'un bir mikrogramı 10.000 terran güneşinin verdiğİ enerjiyi sağlıyordu! Ve kıskançlik, açgözlülük sonucu ilk düşmanlıklar başlamışti bile. İlk başta Terran Yanlıları ve Terran Karşıtları olarak iki ittifak kuruldu. Nostradamus, zamanında çok büyük bir güç uğruna 150 yıl sürecek bir savaşİ iddia etmişti. Ama bu savaş önümüzdeki 300 yıldan daha uzun sürecekti. Binlerce halk ya yok edildi ya da başka halkların boyunduruğuna girdi. Hayatta kalmayı başarabilen birkaç halk, bu savaşın nasıl sona ereceğİ konusunda çoktan kafa yormaya başlamışlardı. Ama kaçacak yer var mıydı? Savaşın başlamasından 125 yıl sonra, Kaçak Halklar Bilim Birliğİ'ne bağlı bilim adamları tarafından, instabil Beryllium kullanımı ile, bir geminin İçinden geçerken yok olmayacağİ siyah delik yaratılabileceğİ keşfedildi. Bu keşfin tek eksi yanı, açılan siyah deliğin tek bir yönde ilerleyen beyaz bir delikle birleşme ihtimali...
Birkaç başarılı denemeden sonra kaçaklar İçin özgürlük gemilerinin hazırlanışına başlanıldı. 25 yıl daha geçmişti ve durum Terran Yanlıları ittifaki İçin hiç de iyi görünmüyordu. Karşıtlar evren İçin çok yıkıcı olan Omega silahını devreye sokmuşlardı. Bu Omega silahı ve yaydığİ enerji galaksinin bazı kesimlerini tamamen yoketmişti. Tüm hızlarıyla gezegenleri yokediyor, ırklarin kökünü kurutuyor ve insan yaş**ını yokediyorlardı; hesaplara göre bu sürecin devamı durumunda 24 yıl İçinde tüm galaksi yokolabilirdi. Kaçmaya çalışanlar da, bilimin yardımı ile siyah delikler arası yolculuk yapıyor ve hayatta kalmak İçin son şanslarını da kullanıyorlardı...
Yeni bir hayat
Günün birinde beyaz delik insanları İçinde sadece tek bir gezegende hayat olan yepyeni bir galaksiye çıkardı. Bu gezegende insanlar çok garip bir halk olan Lejyonerler ile karşılaştılar. Teknik açıdan insanlar ile aynı seviyedeydiler ve en önemlisi Terranlı olsun olmasın herkese çok iyi davrandılar. Bu halk insanlara galaksilerine yerleşme izni verdi ama iki de şart koştu: Her halk en fazla 9 gezegende yerleşim kurabilir, ki mevcut yer herkese yetsin. Ayrıca her ırktan bağımsız olarak tüm galaksi üzerinde söz sahibi olan ve kararlar alabilen bir meclis kurulmalıydı. Halklar bu oluşumu onayladılar ve ticareti, ilişkileri kontrol eden, barışın sembolü olan bağımsız bir meclis de kuruldu.
Yeni bir uygarlık oluşumu başladı...
Soruyorsundur kendine bunu sana niye anlattığımı. Şöyle desem: Sana burada benimle birlikte geleceğe gelme şansı tanıyorum. Takip et beni ve şansını dene. Başlangıç İçin sana görkemli bir gezegen üzerinde hakimiyet sağlıyorum. Aynı zamanda bu gezegenin üzerinde gelecekteki uygarlığını kurman ve halkını yerleştirmen İçin yeterince boş alan da var. Güce ulaşabilmek İçin her şeyi kendin kurman ve geliştirmen lazım. Kesinlikle eminim ki, çok memnun kalacaksın. Şu önündeki zaman kapısından geç ve yeniliklerle dolu bambaşka bir dünyaya gir. Başlangıç çok zor olacak. Halkına refah ve huzur getirip getiremeyeceğini zaman gösterecek. Şimdi seni yalnız bırakıyorum, karar tamamen sana ait.
3 Aralık 2007 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder